1 Ekim 2008 Çarşamba

Futbol Hacıları


28 eylül günü planlarımızda iki maç vardı, ilki Vefa-Bağlarbaşı, ikincisi Kasımpaşa-Karşıyaka maçıydı.

Öğlen 2 gibi Kadiköy-Edirnekapı otobüsü ile Fatihe doğru yol aldık. Hedefimiz tarihi Vefa stadıydı. Ama geldiğimizde stadın sadece adının vefa olduğunu gördük. Geri kalan herşeyi Karagümrüğe ait olmuş. Hatta Vefa, izin almak zorunda kalıyormuş burada maç yapabilmek için. Buna epey üzüldük. Maçı, vefa kontrollü bir oyun ile 2-0 kazandı. Bağlarbaşı pek iddialı bir takım değil sanırım.


Esas ilgimizi çeken tribünler idi. Vefa maçının olduğu gün, Karşıyakanın da istanbula gelmesinden dolayı, karagümrüklü dostlarının yanlarında ağırlanıyorlardı hepsi, tabi dernek binası ve kulüp binası stada komşu olunca, karşıyakalılar tribünde yerlerini almışlardı. 10-15 tane de karagümrüklü vardı tribünde. Liseli bir grup ve mahallenin orta yaşlı abileri ile maçı izlemeye başladık. İkinci yarı ile birlikte, karşıyakalılar tribünden çıktılar ve tribünde bize kaldı=) Davulun başında 2-3 tane velet kafamızı şişirince, "abi gelin tribün yapalım" muhabbetini çevirdik ve liseli tayfası ile davuluda kapıp tribün yaptık bir güzel. Epey eğlenceli oldu bizim için.

Sonrasında davulu duyup gelen gümrüklülere teslim ettik tribünü ama, yinede heyecanı getirdiğimizi düşünüyoruz.

Sonrasında ise, kasımpaşaya doğru yol aldık. Conrad Bundy, karşıyaka tribününden girerek deplase olmayıda başardı tabi. bizim maçtan sonra başka işlerimiz olduğundan beklememek için kasımpaşa tarafından girdik. Ve atkı aramaya başladık. Lakin ne yazık ki çevrede atkı satan bir tezgaha rastlayamadık. Bu arada iftar saatine denk gelecek şekilde yemeğimizi de yiyerek tam bir hacı konumuna girdik ki, görülmesi gereken bir sahne idi kendisi.

Kasımpaşa maçı ise, senenin en güzel tribünlerinden birine denk geldi bizim için. Karşıyakalarının içinde Gümrüklülerin olduğu bilen kasımpaşalılar maç boyunca bunun üzerine gitti.

Kasımpaşa semt olarak güzel tribün yapıyor. Stadları da güzel, taraftarın organizasyonuda epey iyi olunca, hatta yönetimde kapıların bir kısmını açınca=) değmeyin keyfimize. Bizde tribüne ortak olduk ve bağırmaya başladık. Daha doğrusu gümrüğe sallamaya=) akşam üstü beraber tribün yaptığımız adamlara gece küfür etmek hoş olmadı ama, tribün ruhu işte=)

Günüde geceyide tatlı bir yorgunluk ile bitirip kadiköye geri döndük ve bu hazzı herkesin yaşamasını diledik birbirimize.

Haftaya yine başka bir maçta görüşmek üzere.


Mehmet, Yiğit ve Çağataya selamlar...

Hiç yorum yok: