20 Ocak 2009 Salı

19 Ocak 2009 Pazartesi

İspanyol işi Güveç!

Pazar günleri futbol maçı olmasını çok seviyorum açıkcası. Hele bu maç kendi evimizdeyse birde. Cumartesi akşamından mutlaka çok içilir ve pazar günü öğleden sonra uyanılıp, güzel bir kahvaltı ile maça doğru yol alınır. Gözler hafif kısık, damakta güzel bir tad olur ve sanki devamlı sigara içebilirmişin gibi hissedersin kendini.

Güzel bir kahvaltı haricinde pazar günlerim böyle geçiyor genelde. Malumunuz bekarlık...

Efenim, maçın başlaması ile birlikte saldıran bir Eskişehir ve "ulan illa oynatacaksınız adamı" diyen bir fenerbahçe vardı sahada. Ama ne ümitlerle geldiğini anlamadığım, jenerasyon olarak da bozuk olan bir Eskişehir tribününü hayal kırıklığına uğrattığımız için ben buradan özür dileyebilirim! Maçın içinde tek tek ele alabileceğimiz her futbolcu, kısa sürede almış olduğu gelişimi herkese göstermiş oldu. Semih'in oyuna girişi ve artık takımda olması da ayrı bir güzellik. Bundan sonra devam eden kupa maçlarında da daha agresif ve istekli futbol oynayacağımızı düşünüyorum.

Benim esas dikkatimi çeken, ligin ilk yarısının sonlarına doğru, Oturan bir kadronun ve sempati kazanmaya başlayan bir Aragonesin yavaş yavaş doğması idi. İnanın Şampiyonlar ligi bu aralar başlasaydı gruptan çıkma şansımız çok daha fazla olurdu. Zico'nun ilk senesine benzeyen bir uyum sancısı ve doğru sistemi bulma denemelerini en baştan yaşamış olduk. Buna gerek yoktu tabi ama artık olan olmuştu. Sezonun başında, "geçimsiz, uyumsuz vb." gibi bir ton sıfata layık görülen Aragones, şuan; Gençlere önem veren, disiplini sağlayan, paslı oyunu güzel yapan" bir Teknik Direktör olarak algılanıyor. Hatta sezon başında, küçümsenir gibi söylenen "Dede" sıfatı bile şuan için "Bilge insan" anlamına çekilmiş durumda.

Böyle bir ikinci yarı başlangıcı ve üst üstte alınan kupa galibiyetleri ile hem takımın kendine olan güveni hemde taraftarın takıma olan inancı arttı. Bundan sonra hepberaber olup, bu sezonu çiftte kupa ile bitirelim ve avrupa hayallerimize gelecek sezon yeniden başlayalım. Ben çok umutluyum herşeyden. Zaten Fenerbahçe adının olduğu heryerde "Umut" yok mudur?

17 Ocak 2009 Cumartesi

17 Ocak 1909


Bugün 100 yaşını dolduran bir ezeli rekabet. Sporun her dalında yaşanmış bir mücadele, bir rekabet ve dostluk. Bu her zaman görülecek şeylerden biri değil. Belki de bu iki kulüp bu rekabetlerinden dolayı bugünlere gelmişlerdir. Bugünü ne bir gece ile ne de bir özel maç ile kutlanmıyor olması da üzücü bir durum bence. Dünya derbisi adını verdiğimiz bu rekabete birkaç açıklamadan başka birşey yapılmıyor olması üzücü birşey. Umarım 200. yılda gerçekleşir=) Nice 100 senelere....

15 Ocak 2009 Perşembe

Olası Bir Yönetim Taraftar Barışması ve Sonrası


Birkaç gündür aklımdan çıkmayan bir konu bu, Şuan itibari ile Kozmopolit(grupların çokluğunu örnek verelim) tribünlerimiz birbirleri ile çok uyumlu gözüküyor. Herşeyi aynı fikir doğrultusunda halledip (veya öyle olduğunu sanarak) yol alıyoruz. Endüstriyel futbola karşı ülkenin en büyük organizasyonuna hazırlamak üzereyken benim aklıma böyle sorular takılıyor.

Bizim kuşağımızın bu tribünleri sevme sebebi olan ve Fenerbahçeliliğimiz ile gurur duymamızı sağlayan bu miras. Kendi çapında bir devrim yaratarak yol almaya doğru gidiyor. Karşılıksız takım tutmanın, "Ultras" kültürü nasıl sindire sindire öğreneli, yakın geçmişte yaşadıklarımız ile görüyoruz.

Amma velakin, uzağa doğru uzanan gözlerim sanki çok net bir tablo göremiyor gibi. Biraz daha kendi içimizde acı çekip ( umarım böyle birşey yaşanmaz) güzel günleri o zaman göreceğiz.

Şuan ki dileğim, bizi bu tribünlere kazandıran insanların bu konularda biraz daha bilinçli davranıp, "rant"ın her türlüsünden (arkandaki insan gücü bile rant olabilecek bir mevzu) uzak durup sağduyunun sesine kulak vermesi... Çünkü olası bir yönetim barışmasında yine bizbize kalacağız. Aman diyelim.

Ayrıca fenerbahçe taraftarı için en mantıklı çözümün aynı yerde toplanmak olduğunu bir kez hatırlatıp, günümüzü öyle kapatalım.

Not: Bunları yazarken tamamen içgüdülerim ve iyi niyetim ile hareket ediyorum.

Takım Tutmanın Bedeli 2.Perde


Kadiköyde oynanan Porto maçından önce gözaltına alındığımızı bu bloğu okuyanlar hatırlayacaktır. O gün gözaltına alınma sebebimiz, yaptığımız basın açıklaması değildi. Sebebi, stad dışında yaktığımız meşaleler idi. Yani o gün bizim haricimizde stada meşale ile yol alan 5-6 kitle daha vardı. Ama sanırım hiçbiri, Fenerium tribünü önünden geçmemişti.(bu arada biz gözaltı arabasında iken yanımızdan geçen meşaleleri insanları saymazsak!)

Neyse konu başkalarının meşale yakması değil polislerin bildiği ama biz taraftarların bilmediği bir madde idi;

Stad dışında meşale yakmak yasaktı!

Olur yasaklanır, bizlerde daha dikkatli oluruz bu konuda. Ama geçen hafta içi o gün gözaltına alınan insanlara, 1500 ytl para cezası ve 6 ay spor müsabakalarından men cezası gelmiştir. Sebebi ise stad dışında meşale yakmak! evet stad dışında meşale yakmanın cezası buymuş...

Yakında çıkacak kanun ile stad dışında da dolaşmamız yasaklanırsa şaşılmaması lazım.

Ayrıca bu cezayı veren kurul içinde Fenerbahçemizin çok saygın bir yöneticisi de bulunmakta. Ne iş anlamadım...

Genç Ultraslar

Balf Ultras


Panathinaikos

Hansa Rostock

HAJDUK SPLIT


Feyenoord

Chernomorets Odessa

BUDVA MONTENEGRO