
Başlığı çok sevdiğim bir ağabeyimden aldım. Umarım kendisi de fikirlerini burada paylaşır.
Yeni sezon ile birlikte geldiği durumu iyice gözler önüne sermiş bir tribün. 1 senedir içinde gelişen olaylar, ya daha fazla güçlendirecek yada gücünü azaltacaktır. Benim şuan görmüş olduğum, parça parça da olsa güçlendiği. Lakin bu durumu iyi değerlendirmek, bazı şeylerden derslerimizi almamız lazım. Türkiye’de hiçbir grubun girmediği bir duruma hepsinden önce girmiş bulunmaktayız. GS tribünleri, statları yapıldıktan sonrada aynı kalacaktır belki, onu bilemeyiz.
Dünya tribünlerinin ortak dillerinden biri "Ultras Mentalitesi". Türkiye’de "Ultraslan" tarafından isim parsellemesi dışında, pek bilinen bir kültür değil. Son zamanlarda da Fenerbahçe tribünlerinde adı konulmasa bile, davranış olarak üstüne gidilen bir kültür olmaya başladı.

Bu zamana kadar, Alaturka taraftarlık anlayışı ile gelen bir tribün geleneğimiz var. Türkiye’de ki tüm taraftarlarında böyle anlayışı olduğundan eminim. "Ultras" adı sıfat olarak taşınmasa da, güncel gelişen bazı olaylarda verilen spontane tepkiler bazen bu kültürün bizimde içimizde olduğunu ama bir şekilde fark edilmediğini gösteriyor.
GFB'nin, son zamanlarda değişen yapısı ile kendisine yaptığı özeleştirisi ile ve tek isimden çoğulculuğa geçiş yapmak üzere olması ile ultras kimliğini kazanmaya başladığını kendi gözlemlerim ile söylüyorum. Altında bulunan bazı grupların ise bu kültüre daha önceden ısınma turlarına başladığını da çeşitli zamanlarda görmüştük.

Şimdi lafı uzatıp da getirmek istediğim yer şu; Fenerbahçe tribünlerinin 2001 senesinden beri çok gruplu bir yapısı var. Gerek stadın yapısı, gerekse akustiğin sorunlarından dolayı tribünler bazında çeşitli gruplar ortaya çıktı. Bazıları "Ultras" kimliğine çok uzak, bazıları da bu potansiyeli sonuna kadar yaşayabilecek oluşumlar.
Tribün gruplarına, hadi gelin tek isim altında birleşelim. Hepimizin ortak bir tribünü olsun. Takımı savunma, takıma destek, deplasmana toplu gidişler, verilen bildiriler konusunda tek ses olup, ortak bir duruş sergileyelim desem. ve bu öncülüğün başında bulunacak 4-5 ismi hiçbir zaman medya önünde yem etmeyelim desem. Haksızlık gördüğümüz yerde tepkimizi gösterip, her önümüze geleni bu oluşuma dahil etmeyelim desem. Sadece Türkiye’de değil, dünya çapında yaptığımız organize işler ile sesimizi duyuralım desem. Hem politik konularda hem de güncel olaylara karşı tepkimizi sakınmayalım desem. Ne derdiniz? Şimdi bunları söyleyince aklınıza "çarşı" gelmesin. o sosyolojik olarak araştırılması gereken başka bir kültür. Benim fikir olarak lanse ettiğim ise, değişen taraftarlık anlayışı ve geçmişten gelen gücümüzün birleşmesi gibi bir şey.

Şuan her hafta içinde bulunduğumuz ve içinde olmaktan büyük bir mutluluk duyduğumuz tribünlerimizin potansiyelini değerlendirmemiz lazım. Bu şekilde parça parça birleşip, ses çıkarınca olmuyor. GFB bazılarının gözüne kolay gözüktüğü için bu durumlara gelmiştir. Ama herkesin güç olarak ta, ses olarak ta, hareket olarak ta birleştiği tek tribüne bunların hiçbiri yapılamazdı. Bu şeyin amacı Fenerbahçe’nin üstüne bir isim koymak değil. Aksine, tribün olarak geçmişten gelen itici gücümüzü daha etkili bir şekilde yaymak.

Bu konuyu, bu başlıkta herkese tartışmaya açıyorum. Ultras kimliği ve Fenerbahçe tribünlerinin birleşmesi gerektiği görüşündeyim. Okuyan herkesinde yorum olarak katılması ileriki yazılarımıza malzeme hazırlayacaktır. Buyurun efenim.