1 Eylül 2008 Pazartesi

Fenerbahçe & İ.B.B.


Maç öncesinde,
Hafta içi oynanan Partizan maçının morali ile sahaya çıkacak bir Fenerbahçe.
Bir önceki maçta yaşanan sıkıntıların devamını bekleyen bir Maraton üst kitlesi vardı.

Takımı konuşmak gerekirse;

Dengeler eşitken, bol pozisyonlara girildiğini söyleyebilirim. İ.B.B. dinç bir takım, mücadelesi var ama hücum organizasyonları konusunda fazla bireysel ataklardan ibaret kaldılar cumartesi akşamı. Tribünde bağırırken, maçı detaylı bir şekilde seyredemedik. Ama tekrarlardan seyrettiğim kadarı ile kırmızı kartların tartışılır tarafları olduğunu belirtebilirim. Ayrıca gökhanın gördüğü sarı kart ne kadar gereksiz ise, Luganoya'ya yapılan faul'de kendini sağa sola savurmasıda üzücü bir durum oluşturdu. Adam'ın gelişi kontrolsuz tamam ama temasın o kadar şiddetli olmadığını görür gibi olduk sanki.

Ertesi gün aldığım gazetelerin bazılarında okuduğum şeyler, bana tekrardan Fenerbahçe medyasının olmadığını, bu konuda geçmişten gelen bir ezikliğin süregelip, tek amaçlarının bunun üzerinden prim yapmak olduğunu belirteyim. Ya ben çok paranoyak oldum ve her detaydan kıl kapmaya başladım. Ya da Şeytan, gerçekten ayrıntılarda gizli.

Bulunduğum blok, A blok. Geçen senenin son maçlarından kitlesi ve enerjisi artan bir tribün oluşmaya başladı orada. Geçen senelerden varlığını sürdüren grupların kitlesini arttırması ve B blok üsttün bağıran bir kitle tarafın oluşması, üstüne de E bloktan gelen misafirlerimizin olması (bence çok güzel oldu) Cumartesi günü Telsim ile birlikte sesin güzel çıkmasını sağladı. Ayrıca bu blok ile bir detay daha verecek olursam; Yanın da bulunan duvarın, sesin akustiğini iyi bir şekilde etkilediğini söyleyeyim.

Koridorlardaki "yarma" tipli, turuncu yelekli azmanların nefes alış verişleri bu maçta da sürdü maalesef. O insanların burada bu kadar fazla bulunması ve herhangibir olaya karşı devamlı tetikte bekleyip, sağ sola yandan yandan bakışlarını fırlatmaları, orada bulunan herkesi rahatsız ediyor. Münferit olarak gelen bir taraftar bile bu insanlardan rahatsız. Hele ki girişte bulunan turnikelerin ortasına saksı gibi konmuş ve sağından solundan geçen insanlara çenesine kadar inen bıyıkları ile verdiği pozlarıyla beni uzun süre güldüren bir şahsiyet var ki... Tam eğlencelik!

Umarım, herşey yakın bir zamanda düzelir. Bu taraftar acılarını çekeli yıllar olmuş, yaşadığı acılar ile bu takıma gönülden bağlanmış insanlara yeni yeni acılar ile tanıştırmak zor birşey olsa gerek!

1 yorum:

Blogspor dedi ki...

Stadyuma stres atmaya,Fenerbahçemizle buluşmaya gidiyoruz.Senin dediğin gibi yarma tipli robotlarla değil.Stres atmaya gittik,stres deposuna döndük.