İlk günlerinde umutsuzluğumuzun kurbanı olan Euro 2008, son günlerde umudumuz oldu çıktı. Olumsuz başladığımız her turnuvada bu şekilde yol almamız, neyin alameti anlamış değilim. Yani Türk Milli Takımı ne sürpriz bir takım ne de favori bir takım. Bunun ortasını bulmaya çalışmak ise ayrı bir meziyet. Hani dilimize pelesenk olmuş bir laf vardır; " İman gücü" deriz, mücadele edene. İşte en ortası bu sanırım. Ama İman gücünün işlemediği günler, maçlarda oluyormuş.
Dünkü maçın 2/3 bölümünü domine ettiğimiz doğru, izlerken büyük keyif aldığımız, "oha be Semih, koçum Hamit, Sabri de bugün iyimiş" dediğimizde doğru. Ama bir yanlış var ki; oda Fatih Terim. Ama yok, adam aslında akıllı! Nasıl motive edeceğini biliyor, Sistemin olmadığı yerde bu vardır diyor sanırım. Doğru da diyor, eleştirmeye gerek yok, başarılı olabileceği tek yol bu. 70 milyonun yüreği bizimle birlikte atıyor. pfff.
Bu hafif bir eleştiri yazısı idi. Şimdi yıkama yağlama bölümüne geçiyorum;
Efenim, hiç yoktan ümitlerimizi yeşertip bizleri mahcup eden ve final kapısından dönen milli takımımıza sonsuz teşekkürlerimizi sunuyorum. 2002 Dünya kupasındaki ruhu ve heyecanı aynen burada da yaşattılar bize. Tarifi edilemeyecek kadar müthiş bir yürek sahibi bu insanlar, Maçın son dakikasında bile ne yapacakları belli olmayan ve asla pes etmeyen bir kimlik ile sahaya çıkıyorlar. Hepsinin inançları tam ve dün akşam Almanları fazlasıyla terlettiler. Yılların Almanyası hiç olmadığı kadar kötü gözüküyordu sahada, onları silip geçen bir bir takım vardı karşılarında, hem de son şampiyon yunanlılar gibi savunmaya yatıp futbolu çirkinleştirmeye çalıştırmadılar da. Turnuva da konuşulan tek takım varsa, o da Türkiye oldu. Bu çocukların, hem de genç çocukların, 2010 dünya kupasında bu ülkeye büyük sevinçler yaşatacağını düşünüyorum. (Mu?) Terim'in varlık sebebi ile çok daha kolay olacaktır elbet!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder