16 Şubat 2009 Pazartesi

Bayan Basketbol ve Küfür


Caferağa'da oynanan maçları kaçırmamaya çalışırım. Bayan Basketbolu, estetik olarak çok kıt bir spor olmasına rağmen Fenerbahçe adının olduğu heryerde olma isteğimizden dolayı ve salon tribünlerini daha çok sevdiğimden el verdiğince oradayım işte.

14 Şubatta oynanan Fenerbahçe - Galatasaray maçı da bu zamana yaşadığım en güzel salon tribünlerinden biriydi. Sonrasında oynanacak futbol maçının etkisi ile de hayli kalabalıktı. Maça girmeden de GFB üyelerinin çoğunun maça giremediğini de gözlerimle görmüşlüğüm var. (onlar suçlandığı için bunu yazıyorum)

Neyse, maçın genel gidişatı içinde, rakipte Galatasaray olduğu için küfürler gırla. Değerli rakibimize! her türlü küfür geliyor ve bende ister istemez bunlara katılıyorum, bu bir derece kabul edilebilecek birşey olabilir. (bu küfür olayını hala aşabilmiş değiliz) Ama sahada sporunu yapan ve kendi takımı için mücadele eden birisine, özellikle de bir bayana ağza alınmayacak küfürlerin ediliyor olması beni çok ama çok rahatsız etti. Kulubün "30 kişiler " dediği insanları tanıyorum biliyorum. Onlarda birşeylerin gazı ve deplasmandaki maçta bizimkilere edilen küfürlerin etkisi ile bunun devamı getirmeye çalışıyorlar. Farkında değiller ki, bu hareket bizleri onlardan daha aşağıya çekiyor...


Küfür gerçekten çok hassas bir konu. Bizler gibi gururuna söz ettirmeyecek insanlara bir küfür edildiğinde tepkimizin ne olduğunu biliyoruz. cinayete kadar giden bir yol bu. Ama sahada bizlere karşı savunmasız bir şekilde duran bir insana, bu kadar küfür edilmesi, onun kişiseline girilip demorilize etmeye çalışmak çok yanlış bir tutum. "En büyüksün Fenerbahçe" tezahüratını yaparken ne kadar güzelsek, o bayana yaptığımız küfür ile de o kadar çirkiniz. Salon taraftarı da artık özel bir klasmana girmek üzere. 20 sayı önde olduğumuz bir maçta sahaya yabancı madde atmak hangi akla hizmet anlamam gerçekten.

Bunları kendi içimizde iyice tartışıp salona öyle gelmek lazım. Yoksa içinden çıkılacak bir durum değil bu.

Hiç yorum yok: