19 Ocak 2009 Pazartesi

İspanyol işi Güveç!

Pazar günleri futbol maçı olmasını çok seviyorum açıkcası. Hele bu maç kendi evimizdeyse birde. Cumartesi akşamından mutlaka çok içilir ve pazar günü öğleden sonra uyanılıp, güzel bir kahvaltı ile maça doğru yol alınır. Gözler hafif kısık, damakta güzel bir tad olur ve sanki devamlı sigara içebilirmişin gibi hissedersin kendini.

Güzel bir kahvaltı haricinde pazar günlerim böyle geçiyor genelde. Malumunuz bekarlık...

Efenim, maçın başlaması ile birlikte saldıran bir Eskişehir ve "ulan illa oynatacaksınız adamı" diyen bir fenerbahçe vardı sahada. Ama ne ümitlerle geldiğini anlamadığım, jenerasyon olarak da bozuk olan bir Eskişehir tribününü hayal kırıklığına uğrattığımız için ben buradan özür dileyebilirim! Maçın içinde tek tek ele alabileceğimiz her futbolcu, kısa sürede almış olduğu gelişimi herkese göstermiş oldu. Semih'in oyuna girişi ve artık takımda olması da ayrı bir güzellik. Bundan sonra devam eden kupa maçlarında da daha agresif ve istekli futbol oynayacağımızı düşünüyorum.

Benim esas dikkatimi çeken, ligin ilk yarısının sonlarına doğru, Oturan bir kadronun ve sempati kazanmaya başlayan bir Aragonesin yavaş yavaş doğması idi. İnanın Şampiyonlar ligi bu aralar başlasaydı gruptan çıkma şansımız çok daha fazla olurdu. Zico'nun ilk senesine benzeyen bir uyum sancısı ve doğru sistemi bulma denemelerini en baştan yaşamış olduk. Buna gerek yoktu tabi ama artık olan olmuştu. Sezonun başında, "geçimsiz, uyumsuz vb." gibi bir ton sıfata layık görülen Aragones, şuan; Gençlere önem veren, disiplini sağlayan, paslı oyunu güzel yapan" bir Teknik Direktör olarak algılanıyor. Hatta sezon başında, küçümsenir gibi söylenen "Dede" sıfatı bile şuan için "Bilge insan" anlamına çekilmiş durumda.

Böyle bir ikinci yarı başlangıcı ve üst üstte alınan kupa galibiyetleri ile hem takımın kendine olan güveni hemde taraftarın takıma olan inancı arttı. Bundan sonra hepberaber olup, bu sezonu çiftte kupa ile bitirelim ve avrupa hayallerimize gelecek sezon yeniden başlayalım. Ben çok umutluyum herşeyden. Zaten Fenerbahçe adının olduğu heryerde "Umut" yok mudur?

1 yorum:

skiptomylou dedi ki...

bekar hayatı süren bir adamın pazar günü maçlarına gidişindeki vaziyet ancak bu kadar güzel anlatılır!