5 Nisan 2008 Cumartesi

30 Milyondan biri olabilmek...

Bir takımı tutmak, ona inanmak herhangi bir dine mensup olmak ile eşdeğer benim gözümde. Fenerbahçe dinim, Kadiköy ibadethanem, Zico peygamberim....

Giriş çok abartılı oldu evet. Ama çarşamba akşamından beri kendi otokontrolümü kaybetmiş durumdayım. Biri aklıma mukayyet olsun.

Yazamıyorum, sadece başkalarını okuyorum bugünlerde. Kelimeler zihnimde dönüyor lakin klavyeme aktaramıyorum. Görmedik bugünleri tabi daha önceden, bir gerçek ki, Fenerbahçe tarihinin en güzel günlerini tribünde yaşıyoruz. Bu büyük bir gurur. Ama bugünlere gelmeden öncede çok seviyorduk biz Fenerbahçeyi. Belki şimdi bu sevdiğimiz kazandığımız başarılar...! Yok yok değil.... Biz bu takımın kurulduğu günden beridir içinde barındırdığı ruhu seviyoruz, karşılıksız aşkımıza tapıyoruz, onun hayalini kuramadan birşeyleri eksik yaşıyoruz, yenilsek bile ertesi gün o formayı üstümüzden çıkarmıyoruz, bizdeki hırs değil, birilerine beslediğimiz öfke değil... bu, aşk be abi....

Hiçbir tenin sana veremeyeceği, salt testesteron salgılanan o stad da sesini çatallaştırana kadar bağırışın, günler öncesinden o 90 dakikayı düşünüşün, maça girmeden içeriden aldığın o sinerji.... Bunu bize kimse yaşatamazdı. Eğer başka bir takımı tutuyor olsaydım, bu aşkı yaşayamazdım, sevgili blogspot.

Ve diyorum ki, Ck&Unifeb den bir zico kareografisi gelsin. Ortada Zico, etrafında Dünyanın en güzel rengi, Sarı-Lacivert ve altında 10 numaranın gerçek sahibi, 10 ZİCO.

Hiç yorum yok: