17 Mayıs 2010 Pazartesi

Biraz Uyku!


Gözlerimi her kapattığımda tribünde cinnet geçiren insanları görüyorum.

Vakur durulması gerektiği söyleniyor, yapamıyorum. Kuru ajitasyon? Değil benimki.

Denizli böyle olmamıştı. Bu kadar yaralamamıştı. Deprem zamanı yaşamıştım bunu, oturduğum yerden devamlı avizeye bakardım, acaba sallanıyormuyuz diye. Şiddetli yaşamıştım. Geçti bi süre sonra tabi. Bu da geçecek elbet ama şuan yaşadıklarım bana acı veriyor. Acı veren ise, ne kaybedilen şampiyonluk, ne de kimin yaptığı umurumda olmayan o anons. Bana acı veren gördüğüm manzaraydı. Yıkma dökme değil bu manzara, dalgalanmadan dolayı cinnet geçiren insanlardı beni bozan.

Hayatıma nasıl sokmuşsam bu renkleri, nasıl psikolojimi böylesine esir etmişsem artık bu yaşadıklarım havadaymışsım hissi veriyor.
-
Acısı, öncesinden belliydi benim için ama. Sarışın abim, o gün bana hiç gülmüyordu. Kızıyordu hep. Gerilimliydi. Maça olan tüm enerjimi, onun gülmeyen yüzü almıştı.

Neden gülmüyordu? O hep çakır olan keyfinin yok oluşu o gün beni çok etkiledi. Belki de ondan böyle oldum şuan. Belki cinnet geçiren insanlar, onun yansımasıydı. Gözüme giren.

Bu bir kişisel serzeniş oldu ama kendi özümü düşünürsem, yazmam gerekiyordu.

Birde şu var, bu renkler yenilince veya üzüntü yaşatınca hayatımdaki sorunlarımı daha şiddetli yaşıyorum. Eylül ayı bana fırsat olacak diye plan yaparken, şimdi eylül çok karanlık gözüküyor bana. Sebebi, bir şampiyonluk mu diyorum? o çıkıyor hep.

Lütfen bundan sonra daha az acı ver bana.

Ve sen sarışın abim, hep gül. N'olur gül.

2 yorum:

Unknown dedi ki...

fenerbahce'nin hayatimiza cok ciddi bir "carpan etkisi" var...sevincler ve huzunler ona bagli olarak tahmin edilenin otesinde siddetli yasaniyor bu etkiden dolayi...

mydeniz2001 dedi ki...

MENDİLİMDE KAN SESLERİ

Her yere yetişilir
Hiçbir şeye geç kalınmaz ama
Çocuğum beni bağışla
Ahmet Abi sen de bağışla
Boynu bükük duruyorsam eğer
İçimden öyle geldiği için değil
Ama hiç değil
Ah güzel Ahmet abim benim
İnsan yaşadığı yere benzer
O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer
Suyunda yüzen balığa
Toprağını iten çiçeğe
Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine
Konyanın beyaz
Antebin kırmızı düzlüğüne benzer
Göğüne benzer ki gözyaşları mavidir
Denize benzer ki dalgalıdır bakışları
Evlerine, sokaklarına, köşebaşlarına
Öylesine benzer ki
Ve avlularına
(Bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmıştır kalbi)
Ve sözlerine
(Yani bir cep aynası alım-satımına belki)
Ve bir gün birinin adres sormasına benzer
Sorarken sorarken üzünçlü bir görüntüsüne
Camcının cam kesmesine, dülgerin rende tutmasına
Öyle bir cıgara yakımına, birinin gazoz açmasına
Minibüslerine, gecekondularına
Hasretine, yalanına benzer
Anısı işsizliktir
Acısı bilincidir
Bıçağı gözyaşlarıdır kurumakta olan
Gülemiyorsun ya, gülmek
Bir halk gülüyorsa gülmektir
Ne kadar benziyoruz Türkiye'ye Ahmet Abi.
Bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden
Dirseğin iskemleye dayalı
-- Bir vakitler gökyüzüne dayalı, derdim ben --
Cıgara paketinde yazılar resimler
Resimler: cezaevleri
Resimler: özlem
Resimler: eskidenberi
Ve bir kaşın yukarı kalkık
Sevmen acele
Dostluğun çabuk
Bakıyorum da simdi
O kadeh bir küfür gibi duruyor elinde.
Ve zaman dediğimiz nedir ki Ahmet Abi
Biz eskiden seninle
İstasyonları dolaşırdık bir bir
O zamanlar Malatya kokardı istasyonlar
Nazilli kokardı
Ve yağmurdan ıslandıkça Edirne postası
Kıl gibi ince İstanbul yağmurunun altında
Esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen
Kadının ütülü patiskalardan bir teni
Upuzun boynu
Kirpikleri
Ve sana Ahmet Abi
uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki
Sofranı kurardı
Elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı
Cezaevlerine düşsen cıgaranı getirirdi
Çocuklar doğururdu
Ve o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini işlerdi bir dantel gibi
O çocuklar büyüyecek
O çocuklar büyüyecek
O çocuklar...
Bilmezlikten gelme Ahmet Abi
Umudu dürt
Umutsuzluğu yatıştır
Diyeceğim şu ki
Yok olan bir şeylere benzerdi o zaman trenler
Oysa o kadar kullanışlı ki şimdi
Hayalsiz yaşıyoruz nerdeyse
Çocuklar, kadınlar, erkekler
Trenler tıklım tıklım
Trenler cepheye giden trenler gibi
İşçiler
Almanya yolcusu işçiler
Kadınlar
Kimi yolcu, kimi gurbet bekçisi
Ellerinde bavullar, fileler
Kolonyalar, su şişeleri, paketler
Onlar ki, hepsi
Bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlere büyüyenler
Ah güzel Ahmet Abim benim
Gördün mü bak
Dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar
Ve dağılmış pazar yerlerine memleket
Gelmiyor içimden hüzünlenmek bile
Gelse de
Öyle sürekli değil
Bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün
O kadar çabuk
O kadar kısa
İşte o kadar.
Ahmet Abi, güzelim, bir mendil niye kanar
Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar
Mendilimde kan sesleri.





Edip CANSEVER