29 Mart 2010 Pazartesi

Samiyen Dünlüğü!


Akşam uyumadan Baba'ya beni kahvaltıya kaldır diyorum.

Pazar günleri saat 10:00 gibi kahvaltı yapıyor bizimkiler. 60 yaş üstü insanlar, normalde sabahın 8'i masada olurlar ama işte günlerden pazar olunca biraz daha geç yapıyorlar. Dedim bende, kaldırın beni güzel kahvaltı yapayım bugün. Normalde, haftasonları ya evde olmuyorum yada "herşey dahil" Oteller de olduğu gibi geç kahvaltıya kalıyorum. Bi nevi akşamcı kahvaltısı. İçen adamım, gocunmam.

Anne, Baba biliyor herşeyimizi. Kaç yaşında adamız, onlardan mı saklayacağız. Bazen tribündeki mevzuları bile anlatıyorum, kızıyor yada ben anlatıyorum diye saygı gösteriyorlar. Ama onlarda sıkı fenerli. Hemde Lefterlerin, Canların Fenerbahçelisi. Boru değil hani. Baba perşembe pazarlı, kasımpaşa eşrafından. Galataspor ve Fenerbahçeyi çok kovalamış. 3-4 nesil öncesi insanlardan. Şimdi, digiturk ve D-smart tüketicisi durumunda.

Bizler ise tribünde varolan insanlarız bugün. Yanlışlarımız ile doğrularımız ile. he Konumuz samiyen deplasmanı olacaktı ama konu kayıyor işte. Neyse dönelim.

Bilet olayı samiyen için en sıkıntılı durum. Olsa da dert, olmasa da dert durumları. Olsa olmayanlar için mücadele ediyorsun, olmasa bulmak için. Hep karaborsa var kulaklar da ama alan yok. Satanın da zaten götünde patlasın inşallah. Aç köpek adamlar.

Biletli veya biletsiz, buluşuyoruz Kadiköyümüzün bir parkında. Lefter heykeli var karşısında yeni de çay bahçesi geldi bu sene. Eskisi daha güzeldi ama... Her maçta Basketbol sahasınında oradayız ayrıca.

Çaylar döndü, Kuru simit geldi ama olmadı tayfaya. Masada var 15 kişiden fazla adam var ama bilet desen bir elin parmağı değil. Diyoruz, allah büyük gireriz bir şekil. Bi de diyoruz ki, allalım bir iki bira öyle gidelim.

Rıhtımdan dolmuş şekli, 3 dolmuş gidiyor fulya yokuşuna. Yolda dolmuşlar arası atışmalar var şöförlerde makara çıktı. Fulya Yokuşunda kalabalık toplanmış, herkesler orada. Peşlerinden geriden çıkıyoruz biz. yükümüzde ağırından. Hem kilo hem yaş olarak.

O Fulya yokuşu yok mu? O yokuş adamın hayatını karartır. Bacaklara vura vura çıkıyoruz yokuşu nihayetinde. Son düzlüğe doğru yaklaştıkça seviniyoruz. Bitiyor yol ama gerginlikte sürüyor. Girebilecekmiyiz acep?

Turnikelerin oraya geldiğimizde, içeri gireceğimizi biliyorduk artık. Nitekim, çok uzun sürmedi ve içerideydi tayfa.

Maçın başından ilk yarı sonuna kadar kontrollü bir tribün örneği sergiledik. Aralıklarla etkili bağırdık ve ilk yarının sonunda " Fenerbahçe Oleyy" diye inlettik, samiyen çukurunu. İkinci yarı ise, dün SHS oto galerisine kaçan BJK'lar dan beter ettik GS tribünlerini. Allah düşmanımın başına versin. Öyle böyle değildi bu sefer ki. Tepe de çatı olunca daha güzel oldu sanki Abidin, ne dersin?

Girerken ve dönerken yağmura yakalandık. Biraz ıslandık ama olsun. Haftanın geneli çok güzel geçti.

Şimdi biraz kendi hayatımıza geri dönelim. Takımda tribünde havaya girsin bu arada.

Hiç yorum yok: