28 Temmuz 2008 Pazartesi

Taşınıyorum


O yüzden bloğa biraz ara...

22 Temmuz 2008 Salı

Emre Belözoğlu


Bitti askerlik, geldi sonunda. Gelir gelmezde idmana çıkarmışlar.


Güiza ile tanışmış, topunu saklamış.


Carlos'a hayran hayran bakmış.


Hocası ile de tanışmış!


Kezman ile yol üstü konuşmuş.


Semih ile hasret gidermiş.


Edu'nun samimiyetine biraz çekingen yaklaşmış.


Bakalım alışabilecekmiyiz sana.

21 Temmuz 2008 Pazartesi

Nike


Nike'ın Olimpiyatlar için hazırladığı kampayanın ana filmi...


18 Temmuz 2008 Cuma

Yeni Neslin, Palet ve Şnorkel'e Olan İlgisizliği.

Ekşi'den.

Kendilerini sütçü donu benzeri çiçekli mayo şortlar, parmak arası terlikler ve vitrin kıvamında eşşek kadar güneş gözlüklerinin içine hapseden bir neslin halini ahvalini gözler önüne seren bir durumdur. Oysa bundan 15-20 sene önce denize girmenin bir seremoni olduğunu hisseden biz 80-90 kuşağı çocukları, babalarımız turuncu palet almadan, abilerimiz geçen sene onların kullandığı şnorkelleri vermeden gitmek istemezdik. Ayağımıza her sene bol gelen plastik bir terlik, boktan bir mayo, bir çift palet bir şnorkel, bütün yazın malzemesi bunlardı.

O paletlerin verdiği hız hissi ve denizin altını sadece pazar günleri Trt'de çıkan belgeselden gören bizler, 2-3 metreden gördüğümüz denizin dibi ve kazara bulduğumuz bir deniz yıldızının heyecanı ile koşa koşa çıkardık sahile. Şimdiyse herşey elimizin altında: zaten denizde açılmak yasak, her an bir jet-ski, deniz paraşütü motoru kafanı uçurabilir, denizin dibini nat-geo wild'dan görmen her an mümkün. Sen tak çakma güneş gözlüğünü, giy parmak aranı, bir de uzun, çiçekli bir mayo şort. at kendini dodo'ya, fuga'ya...

(poyet, 18.07.2008 14:51)

Rıdvan Dİlmen - Lassa



ilk Reklam Ariel Ortega'dan, ikincisi benden

14 Temmuz 2008 Pazartesi

Fenerbahçe 1 – 1 Swindon Town


"Bu seneki ilk hazırlık maçımız, İngiltere'nin Coca - Cola League 1 ekibi Swindon Town takımı ile yağmurlu bir Avusturya gününün sonunda, Gökkuşağının Tepelerin arkasında insanlara gülümsediği übersonik etkileyici bir ortamda gerçekleşti."

Maçın öncesinde ve sonrasındaki ruh halim aynen bu şekildeydi. Sebebi ise, bünyeme dahil ettiğim kas gevşeticilerin beni huzurlu ve mutlu bir insan yapması. Maçı o yüzden pekiyi idrak edememiş olabilirim.

Maçın genel gidişatı hakkında çok yorum yapmaya gerek yok zaten, sonuçta ilk hazırlık maçımız. Ama Burak böyle başlayıp böyle sürdürürse, vatana millete hayırlı birisi olma yoluna doğru girmiş olacak. Alex, her zamanki Alex diyeceğim ama sanki bu sene farklı bir şeyler var. Adam her sene kendine bir şey katıp öyle geliyor. Roberto Carlos'u ise geçen sezondaki ivmesinde gördüm. Nazar değmesin diyelim. Müzmin gençlerimizden Gürhan ise, Vedersonun yokluğunda ilk 11 başlayarak, güzel bir oyun ortaya koydu ve Kezman'a attığı "adrese teslim" orta ile golü bulmamızı sağladı.( Alex'in pası gözden kaçmasın) Kaleciler ise güven verecek bir pozisyonda değiller, Volkan Demirel'in yanına mutlaka kaleci alınması şart. Lugano ve Edu, bu takımın vazgeçilmezleri. Kezman ise Güiza ile güzel olacak gibi. Göhkan Gönül ne iştir dersek ise, ilerleyen günlerde hakkında uzun şeyler yazmak istediğim kadar güzide bir futbolcu, umarım hep böyle devam eder.


Mehmet Aurelio'dan boşalan orta saha ise, şuan soru işareti olarak karşımızda duruyor. İlerleyen günlerde daha çok fikir sahibi olabilir bu konu hakkında.

Diğer oyuncular ise aklımda pek yer etmemiş sanırım. Aradan 2 gün geçtikten sonra maç yazısı yazmak zormuş, şuan bunu gördüm.

Bir diğer hazırlık maçında görüşmek üzere. Ayrıca Maç saatleri konusunda basınımızın daha özverili olmasını arzu ediyorum. 1 saat beklettiler beni, sağ olsunlar.

Luis Aragonés





11 Temmuz 2008 Cuma

Mehmet Aurelio


Formunun zirvesinde bizden ayrıldı Mehmet Aurelio. Oyununun bugünlere gelmesinde Daum'un ve Fenerbahçe'nin büyük katkısı olduğunu düşünüyorum. Trabzonspor'dan Fenerbahçe'ye gelmesi ve yeni mevkisinde çıkardığı oyun, onun bugünlere gelmesinde büyük bir etken oldu. Fenerbahçe camiası olarak onu çok sevdik, hatta diğer kulüplerin taraftarlarını bile ondan övgüye sözettiklerine şahit olduk. Ricardinho olayı hariç kişiliğinin çok sağlam temeller üzerine kurulu olduğunu bizzat görmüştük. ( Bu olayın detayları ne kadar doğru anlatıldı, onuda bilmiyoruz zaten.)

Mehmet Aurelio, artık Real Betis takımının bir oyunucusu, bu transfer de Bayram Tutumlu en önemli etken olarak göze çarpıyor. Eğer Bayram Tutumlunun "gıcıklığından" gerçekleşmiş bir transfer ise, onu da ergenekon davasında zanlı olarak görmeyi tüm arzumla istiyorum, F tipinin tadını tatsın bari! Lakin, bu transfer yönetim politikasının bir hatası ise bu hataya sebebiyet vermiş olan yöneticilerin, Mehmet'in yerini dolduracak bir isim ile devam etmeleri gerekiyor. Geçen sezon, devre arasında takıma dahil olan Maldonado, bunun bir alternatifi olabilir. Geçen sene izlediğimiz Maldonado belki bize bu güveni vermemiş olabilir ama Alex'in onun hakkında sözleri, ve kariyerine baktığımızda ( ki youtube sayesinde izlediğimiz birkaç video oluyor) bundan sonra yeni Mehmet Aurelio olarak bakmamızı sağlayabilir. Selçuk o kadar güven vermese bile, Deniz'in sakatlanmadan önceki performansı bana umut veriyordu. Umarım eski formuna yeniden kavuşur. Bunların yanına ise, bu zamana kadar yaptığı işler ve Dmc özelliklerinin umut verdiği genç bir çocuk eklenirse, bence bir sorunumuz kalmıyor. Sonuçta Mehmet Aurelio bir gün gidecekti, onun oynadığı oyunun eşi benzeri yok diye de birşey yok. Hatta önemli oyuncular gittikten sonra yerleri dolduralamaz gibi bir düşünce oluştuğunda, onun yeri daha güzel doluyor hep, sonuçları devamlı görüyoruz zaten.

Umarım bu transfer onun geleceği açısından olumlu sonuçlanır. Milli takımda çıkardığı güzel oyun ile de, dünya kupasına katılmamızı ve Şampiyona da başarılı olmamızı sağlar. Güle güle Mehmet.

10 Temmuz 2008 Perşembe

Futbol Reklamları #4




Seneyi hatırlamıyorum ama zamanının efsane reklamlarından biri olduğu kesin.

9 Temmuz 2008 Çarşamba

Hayata Dair Notlar

Hep yazmak istediğim bir başlık olmuştur, ne zamandır erteliyorum bunu, bugüne kısmetmiş.

* Blog açıp birşeyler yazmaya Nisan 2007 tarihinde, Plaki's adlı reklamcılık ana temalı bloğumda başladım. O günden bugüne baktığımda, kendimi nispeten geliştirdiğimi düşünüyorum. Hoşuma giden tarafı ise, birilerinin beni okuyup yorumlarda bulunması oldu.

* Yazılarımda bir sürü yazım hatası görebilirsiniz, bunun nedeni ise, ortaokulda Türkçe dersime giren Öğretmenden kaynaklanıyor. İnadına yapıyorum sanki!

* 2 senelik İzmir hayatım dışında, kendimi bildim bileli Fenerbahçe tribünlerinin müdavimiyim. Yeni açılan fenerium tribünü hariç her köşesinde bulundum bu yerin. Aileden gelen, hatta damatların bile Fenerbahçeli olup, Camia'nın içinde varlığını sürdüren bir Fenerbahçeli gelenek beni büyüten. Bu sebeple, bazen mantıklı düşünemediğim anlar oluyor. Kusuruma bakmayın.

* Yakın bir zamana kadar, bir tribün grubunun içinde aktif olarak bulunmamıştım. Her deplasman yolculuğum, kendi münferit çevrem doğrultusunda gerçekleşmiş olmasına rağmen, bütün gruplar ile bir şekilde, kişi bazında ilişkilerim olmuştur. Ama geçen sezonun son dönemlerinde, yaşadığım paylaşımcılık ve içine girdiğim ortamın güzelliğinden ötürü, bir gruba dahil olmuş bulunmaktayım. Yeni sezon için güzel fikirlerimiz, güzel pankartlarımız, güzel tezahüratlarımız olacak. Bununda ayrı bir heyecanı içindeyim.

* "Futbolun Endüstrisine karşıyım Arkadaş" diye ortalık gezinen bu bünye sahibi insan, Spor endüstrisinin Türkiye'de rakibi olmayan bir kurumunda 1.5 senedir çalışmakta. Aman patron duymasın!

* Evet, yaptığım işi seviyorum. Spor odaklı bir Reklam ajansında çalışıyorum ve bundan son derece memnunum. Herkes için de bunu diliyorum.

* Hayata dair en kesin tarafım, Fenerbahçe ve Annemin yaptığı barbunya yemeğidir.

* Bekar yaşamak zor birşey, yıkanmış çamaşırları kurutup, tişörtleri ütülemek, sabahın köründe telefonun sesine uyanmak... vb. gibi bir sürü şeyden şikayet etmek.

* Gözlerim, son dönemde ikide bir mikrop kapmakta. Buna bir çare bulunuz, doktor bey!

* Sağ tarafta bulunan, takip ettiğim blogları çok seviyorum. Orada yazılanlar, öğrendiklerim, gördüklerim beni hayli tatmin ediyor. Abuk medyamızın, abuk yorumlarını okumaktansa bu insanları takip etmek hayli keyifli birşey. Yakın bir zaman içinde de tüm danışmanlığını yürüttüğümüz spor kanalında, Blog yazarları ile alakalı bir program fikrimz var. Bu bloglardan geleceğin usta kalemlerinin çıkacağını düşünüyoruz. Her an bazılarınızın kapısını çalabiliriz.

* Sigara'yı bırakmak en büyük arzularımdan biri, ama bunu başarabilecek potansiyelim varken hep üşengeçliğime denk getiriyorum. Tavsiyeleri duymaya ihtiyacım var. O değil yakın bir halı saha maçında ölmekten korkuyorum! Gaza gelip atılan her depardan sonra, "Oğlum, rengin beyazlamış" lafları duymak stres yaratıyor.


Bitti.

Daniel Gonzalez Güiza

Bugün yoğun bir iş saatinde karşı masa da oturan direktörümün maraton.com.tr de görüp bana ulaştırdığı güzel bir haber oldu bu. Daha transfer belli olmamışken, yok parası şu kadar, yok güzel değil bu adam gibi bir ton anlamsız yazılar okumuştum sağda solda. Efenim, bu ülkenin spor takip eden ve yazan insanları, Roberto Carlos, Hooijdonk, Anelka, Alex... gibi oyuncularımızıda bir güzel eleştirmişlerdi, hatırlarsanız. Hepsi hakkında özet olarak "Fenerbahçe'de başarılı olamaz" gibi sonuçlar elde edip, kendilerini tatmin etmişlerdi. Bizde onları okuyup "ahh ulan, vahh ulan" diye düşünmeye başlamıştık. Ama sezon başlayınca, oyuncuları canlı görüp, ne yaptıklarını kafamıza ( kafalarına) soktukça, son dönemdeki transfer politikamızı hep yerinde bulmuştuk. Can Kozanoğlu abimiz "Bu maçı alıcaz!" kitabında rakibimiz olan bir takımın 80'lerde başlatmış olduğu etkili bir "PR" çalışmasından bahsediyor. Bu PR çalışması o kadar etkili olmuş ki, bugün bile o takımın başarısızlığı bir güzel kamufle olurken, başarıları bir nebze abartılıyor. Hatta bugünlerde çeşitli modifikasyonlara girdiği de görülmekte. (para, yürek vb...)

Konuya Güiza'dan girip başka bir konudan çıktım ama, 'giren' de 'çıkan' da bu bloğun malı!, ürkmeyiniz!

Son söz olarak, Güiza güzel bir transfer oldu, İspanya liginin gol kralı artık bizde. Hem sadece ispanya değil, Türkiye liginin 2 gol kralı (Alex ve Semih) ve Hollanda liginin bir zamanlar tecilli kralı olan Kezman.

Kendisine Zafer Biryol yakıştırmaları yapanları; Ergenekon davasında haber olup, Milliyet.com.tr de isyankar hallerini Foto galerisi olarak göstermeyi nasip eyle yareppim!

Not: PR demek bu demek.

8 Temmuz 2008 Salı

Jose Antonio Reyes


Az bir zaman önce Aceto Balsamico'da okumuştum durumunu. Bugün bir muhabbet sırasında aklıma geldi o yazı ve bir daha okuduğumda neden olmasın diye sormaya başladım kendime. Neden olmasın...

7 Temmuz 2008 Pazartesi

Hazırlık Maçları




Müsabaka:
Fenerbahçe SK – FC Kufstein veya Swindown Town
Tarih: 12.07.2008
Saat: 19:00
Yer: Stadion Kufstein Arena


Müsabaka: Fenerbahçe SK – Sparta Prag
Tarih: 16.07.2008
Saat: 19:00
Yer: Stadion SV Wörgl


Müsabaka: Fenerbahçe SK – Ceske Budejovice
Tarih : 19.07.2008
Saat: 19:00
Yer: Stat henüz belli değil. İlerleyen günlerde açıklanacaktır.


Müsabaka: Fenerbahçe SK – Shaktar Donetsk
Tarih: 23.07.2008
Saat : 21:00
Yer: Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumu



Yeni sezonun hazırlık maçları takvimi belli olmuş. En sevdiğim dönemlerden biri, hem yeni oyuncuları görüyorsun, hemde teknik direktörün nasıl bir oyun düzeni kuracağı kafanda şekilleniyor, bununla birlikte yeni heyecanlar da bünyene girmiş oluyor.

Ayrıca, sezon açılışı maçı havasında bir maçımız olacak bu sene kendi evimizde. Mabedimizde Shaktar Donetsk takımını ağırlıyoruz ve yeni sezonun son hazırlık maçını kendi sahamızda izlemiş oluyoruz. Bir diğer önemli husus ise, Maraton tribününün ilk sınavlarından biri olması. Gerçi hazırlık maçı olması sebebi ile belki istenilen katılım olmaz ama Sezon açılışı anlamında bir algıya sebebiyet verilebilirse ve bunu da maçtan önce yapılan aktiviteler destekler ise güzel bir maç bizi bekliyor olacak. Haydi hayırlısı...


Amnesty International: Olympic Games


Advertising Agency: TBWA\Paris, France
Executive Creative Director: Erik Vervroegen
Creative Director: Erik Vervroegen
Copywriter: Benoit Leroux
Art Director: Philippe Taroux
Photographer: Marc Gouby
Art Buyer: Barbara Chevalier
Account Supervisor: Anne Vincent/Tiphaine Ruault du Plessis

Deivid De Souza


Antreman'da sol ayak fibula kemiği kırılmış Deivid'in. Halbuki kamptan gelecek ilk fotoğrafları büyük bir sabırsızlık ile bekliyorduk, Aragones'in etrafına toplanan futbolcuları, birbirine laf atıp şakalaşan Deivid ile Carlos'u görmek istiyordum o akşamın sonunda... Ama kötü haberi geldi Deivid'in... 6 ay sahalardan uzak kalacakmış... Yazık oldu gerçekten.

Hasan Doğan


Başımız sağolsun.

Hemşehrim olması ve başkanlığı süresince yaptığı açıklamalarla geleceğe güzel bakmamı sağladığı için, sempati duyduğum birisiydi, tekrardan başımız sağolsun.

3 Temmuz 2008 Perşembe

Love United

Videomuz 2002 Dünya kupası albümünden geliyor. Sözlerini Pascal Obispo'nun yazdıgı Aids karşıtı şarkıda zamanın tüm yıldızlarını toplamışlar. Bakalım kimler var.


2 Temmuz 2008 Çarşamba

Ultras Tribün #3

napoli

napoli

zenit

zenit

Slask Wroclaw- Poland

Hamburg SV

Genoa

dc united

Şampiyon İspanya ve Reklamları

İspanya Adidas takımı olabilir...

Ancak Nike turnuvadan önce kendi yıldızlarını kullanarak bu başarıdan nasıl pay çıkarılabileceğini göstermiş...

Özellikle 5 futbolcuyu kullandıkları film dikkate değer... Oyuncuların üstlerine yazdığı rakamlar gerçekten bir kamuoyu araştırmasından alınmış... Eleştiri sesleri ise gerçek röportajlar ve TV programlarından...




Burada ise liverpool kenti, İspanya sevdası ile Euro 2008ê hazırlanıyor.






Bizim Türkoların İspanya versiyonu! Hangisi daha iyi, seçmesi size kalmış.


kotoc-produccions.com/cuatrobots/

Futbol Reklamları #3

İki Efsane reklam bir arada!

İlk reklam 2004 senesinden, Brezilya ve Portekiz oyuncuları maç öncesi biraz eğleniyorlar. Reklam, gösterime girdiği zaman büyük beğeni toplamıştı.




İkinci reklamımız, 1998 Dünya Kupası öncesi Brezilya milli takımının uçak yolcuğuna başlamadan önceki şovlarını gösteriyor.


İki reklamda gösterime girdikleri dönemde büyük beğeni toplamışlardı... Yada bize güzel gözüküyorlar, bilemiyorum.

1 Temmuz 2008 Salı

Rakip MTK Budapeşte


1999 Yılının intikamı!

Rıdvanı takımın başından gönderen, avrupa kupalarındaki hüsranlarımızdan biri. Ama o zaman ki takım ile 2008 yılındaki takım arasında dağlar kadar fark var. Oradaki ilk maç 0-0 berabere bitince umutluyduk, burada alırız diye. Ama olmamıştı. 2 tane beleşe gol yedik ve elendik. O senelerde bu olay bende büyük üzüntü yaratmıştı. Yani orta son'da okuyan bir çocuğun en ateşli ve en heyecanlı zamanlarıydı. Okula gitmek istememiştim o günlerde. Ben o anı yerinde yaşayıp bu takımı daha çok seven biri olarak MTK maçını büyük sabırzsızlık ile bekliyorum. Aradan geçen 9 senede oluşan farkı göstermek ve o günlerin acısını çıkarırcasına, şuursuzca oynayan takım istiyorum, İşte o zaman senelerin farkını daha iyi hissetmiş biri olacağım.